Dolar 32,5521
Euro 34,7644
Altın 2.493,15
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Van 19°C
Parçalı Bulutlu
Van
19°C
Parçalı Bulutlu
Cum 19°C
Cts 17°C
Paz 17°C
Pts 18°C

Sosyolog Şeyma Altın’ın kaleminden İlk Gün Dükkânı

27 Aralık 2021 09:22 | Son Güncellenme: 27 Aralık 2021 09:30

İlk günüm iş yerindeydi. Ve heyecanla yürürken adımlarım beni karşıda iki beton yığınının arasında kalmış yeşilliğe doğru içeri çekti.Karşımda mor saksısıyla çizgili yapraklarının ahenkli şarkısıyla telgraf çiçeği duruyordu.Ve hemen yanında tek başına allı pullu siyah japon balığı.

Hatırladım burayı.İlk gün dükkanıydı burası.Tokasından bardağına, kaleminden kağıdına,mürekkebinden sözcüğüne, gökyüzünden güneşine, kemanından teline ,kumaşından ismine herseyiyle ilk gün dükkanıydı. Mamafih benim ilk gün arkadaşlarım telgraf çiçeğim ve siyah japon balığımdı.Bir kucağımda balık bir kucağımda telgraf çiçeğim içimi gıdıklayan bir sıcaklık hissediyordum .

Odama geçtim ve içeri süzülen güneşin masamda oluşturduğu sahneye baş köşeye telgraf çiçeğimi ve japon balığımı koymuştum.Göz bebeklerim güneşle birlikte siyah japon balığında oluşan gökkuşaklarını izlemekten bir büyüyor bir küçülüyordu.Telgraf çiçeğimin moruyla yayılan ilk gün kokusu ise odanın her tarafını kucaklamıştı.

Ama etraftaki meraklı gözler ilk gün dükkanıyla gelen bu ilkleri pek sevmemişlerdi.İlk demek farklı olmak demekti ve farklı olmak demek tehlike demekti.Tıpkı matematiğin doğru orantısında olduğu gibi.Farklı olmak delirmek demekti ve delirmenin de akıllıcası olmalıydı robotlar gibi.Gözlerin sadece soğuk bakışları görecek,kulakların korna seslerini duyacak ve hissettiğin sadece iş yerinden aldığın primle duyduğun mutluluk olacaktı.Ama aynı meraklı gözler beni rahat bırakmadı ve kurduğum hayallerde ütopya yaşadığıma karar vererek beni son gün hapishanelerine kapattılar.

İçinde dev televizyon ekranları, içinde dev internet monitörleri.Ve içinde dev oyun simülasyonları.Dev bitki sarmaşıkları, yanımda yüzen koca balık simülasyonları.Nasıl olduğunu ne hissettirdiğini anlamadan açılan dev televizyon ekranları. Bir gün sonra çıktığım gibi arabayla evime bıraktılar.Gördüğüm tek şey evimin bir köşesinde ıssız siyah japon balığım ve cam kenarında korkulukların dibinde kalan mor salkımlı telgraf çiçeğim… Çok değil bir gün sonra ben de normalleştim.

Ve yaşamalarını unutmamam için buz dolabına astığım ufak notla son güne merhaba dedim.’ Balığın yemini ,çiçeğinde suyunu unutma.’

Bu sana kâfi.

ETİKETLER: , , ,