Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Van 17°C
Az Bulutlu
Van
17°C
Az Bulutlu
Paz 17°C
Pts 18°C
Sal 19°C
Çar 21°C

Oya Karabacak’ın kaleminden Can Kaygısı

2 Ocak 2022 18:38

can kaygısı
Gecesi güzel bitenlerin gündüzü mutlu başlar.Gecesinde içimde can taşıdığımı öğrendiğim gecenin sabahı. Anne olacağım . İçim içime sığmıyor, bedenimi de evde tutamayıp dışarı çıkıyorum . Her yer ne kadar da güzel . Dün de böyle güzel miydi ? Değilse de bugün her yer ayrı bir güzel. Ağaçlar daha bir yeşil, çiçekler daha bir renkli. Çöpler bile sokakların süsü. İçimde en sevdiğim müziklerin ritmi. Yaşamak ne güzel. Her günüm böyle olacak bundan sonra !
Aniden bir hıçkırık sesi duyuyorum. Dur bir dakika bu da günün müziği mi? Hayır hayır bir ağlama sesi bu. Dikkat kesiliyorum. Adımlarım beni sesin geldiği yöne doğru itiyor. Ama dur bugün olmaz bugün çok mutluyum diyorum içten içe . Adımlarım durmuyor. İlerlemeye devam ediyorum.Çok geçmeden ağlayan kişiyi görüyorum. Küçük bir kız .17 -18 yaşlarında. Yanına doğru yaklaşıyorum ağlayışı durdurulacak gibi değil . Teselli de istemiyor . Yapılacak en iyi şey peçete uzatmak, peçete uzatıyorum. Az önceki mutluluğum nereye gitti? Bu acı acı akan gözyaşları beni neden bu kadar etkiliyor ? Oysa kızı tanımıyorum bile. Mutluluğumu neden paylaşamıyorum da acısını sahipleniyorum ? Bu kızda beni etkileyen farklı bir şeyler var.

Kızın elinde çeşitli kağıtlar var kimisi buruşturmuş kimisi öylece duruyor . Nedenini anlamak için bakabilir miyim diye soruyorum . Hastane raporları bunlar .17 yaşında ,yaşı kadar hastane raporunun ne işi var bu gencecik kızda ? Okumaya devam ediyorum . anlamadığım bir çok tıbbî terim var. Anlayacak bir şey bulana kadar kağıtları çeviriyorum.Multiple skleroz mu yazıyor orada ? Birden gözümde büyüyor her şey .MULTİPLE SKLEROZ. Her kağıtta farklı tıbbî terimler . Hiçbirini anlamıyorum da multiple sklerozu anlıyorum . Başım dönmeye başlıyor . Gözümün önünde MULTİPLE SKLEROZ yazısı . Nereye bakarsam bakayım yazı geçmiyor gözümün önünden . Bu hastalığımı öğrendiğim gün geliyor aklıma .Ben de bu hastalığa sahibim . Hastalığımı öğrendiğim zaman geliyor aklıma . Çoğunlukla genetik bir hastalık bu .Dilimin ucuna kadar gelen tüm sözcükleri yutuyorum . Sözcüklerin anlamını yitirdiği böyle bir anı daha önce yaşamadım . Anlayışı sessizlikle sağlayabildiğin bir durum bu. Susuyorum . Kız aniden anne beni neden doğurdun diye inliyor . Ölüm insanı ağlatır da doğum neden ağlatsın ,hayret ediyorum. Kızı bulunduğu yerden kaldırıp farklı bir yere götürmek istiyorum . Kalkamıyor, bulunduğu yerde kalmış . MS krizi geçiriyor. Kız derin derin ağlamaya devam ediyor . 6 yaşıma kadar yürüyebildim sonra ms hastası oldum diyor. kriz gecirebilecegimi düşünmeden yürüdüğüm güzel anılarımı hatırlayamıyorum, çünkü 6 yaşında hastalandım ben . Annem de böyleydi . Sen söyle abla diyor annem beni neden doğurdu ?Madem böyle genetik bir hastalığı var beni neden hiç düşünmeden dünyaya getirdi? Ben kader kurbanı mıyım, anne kurbanı mı?


Kızın ağıtları içimi yakıyor duramıyorum orada daha fazla. Ben de anne olmak istiyorum .Dahası beni doğuran da bir anne . Taşıdığım can ,acıyor hissediyorum . Daha önce bu konuda suçlanacak birini aramamıştım ki aklıma dahi gelmemişti. Aniden yaşımın yarısında olan bu kıza hayretler içinde bakıyorum . Beni kendi yaşam çerçevesinin içinde bırakıyor benim de hasta olduğumu ve can taşıdığımı bilmeden . Bu kızın çektiği acıları ben nasıl başka bir çocuğa yaşatayım diyorum içten içe . Kızın bir tanıdığı geliyor bize doğru, koşup kıza sarılıyor . Boğuluyor gibi hissediyorum . Hiçbir şey söyleyemeden kızın omzuna dokunup oradan ayrılıyorum. Güne nasıl başlayıp nasıl devam ediyorum ? Evden çıktığım andaki heyecanım geliyor aklıma. Şimdi aynı orandaki mutsuzlukla geri dönüyorum. Dönüş yolunda kulağımda tek bir söz kalıyor: ‘Anne , beni neden doğurdun?’