Dolar 32,3732
Euro 34,9930
Altın 2.325,61
BİST 9.089,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Van 13°C
Açık
Van
13°C
Açık
Cts 14°C
Paz 14°C
Pts 14°C
Sal 16°C

Oya Karabacak’ın Kaleminden Farkındalık

14 Ocak 2022 19:59

fark’ındalık
‘her şeyin farkındayım bu beni çok üzüyor’ diyerek başladı dersine , hiçbir şeyin farkında olmayan öğrencilerine dönerek. Dahası hiçbir şeyin farkında olmadığının bile farkında olmayan öğrencilerine.
..

Yıllar öncesinde üniversiteye yeni başlayan öğrencilerdik. Bildiğimiz bir şey varsa arkadaşlarımızla sohbet etmekti .Bu şekilde devam edeceğini varsaydığımız bir 4 yıl vardı önümüzde. Derse girdik çıktık , tek aktivitemiz haline gelen bu derse gir çık olayını uzunca bir süre devam ettirdik.. Kimin ne anlattığı niçin anlattığı önemli değildi önemli olan derse girip çıkmaktı.Bu durumun bozulabileceği aklımın ucundan bile geçmiyordu . Ben mi fazlaca hayatı seviyordum hayat mı beni kendine çekiyordu o dönemlerde ?
Her günüm böyle devam edecek diye düşünürken , bozulacağına ihtimal dahi vermezken hayatımı tamamen değiştirecek bir derse girecektim.
Ve o gün geldi .Bu durum bir gün geri dönüşü olmamak üzere bozuldu . Derse gir çık yaptığım günlerden birinde aslında o derse girdim ve bir daha mental olarak o dersten çıkamadım.

Normal günlerden farkı olmayan günlerden biriydi . Her zaman gördüğümüz dersleri işlemek üzere tekrar sınıfa girdik. Ders 50 dakika sürdü ancak o 50 dakikada zihnimi kurcalayan cümle tek bir taneydi.
“her şeyin farkındayım ve bu beni çok üzüyor.”
Bu sözün benim için ağırlığı neydi ? Bugün de bu cümleyi duymazdan gelerek sadece derse gir ve çık yapamaz mıydım?
Yapamadım. Sözün ağırlığı kilolarcaydı. Zaman geçtikçe aslında verdiği ağırlığın tonlarca olduğunu anlayacaktım.
Farkındalık insanı üzen bir şey mi, hayatımda neyin farkındayım diye düşünmeye koyuldum . Bu cümle söylendikten sonra herkes için aynı etkiyi mi oluşturdu acaba diye etrafıma baktım . O an verdiği ağırlıktan kurtulmak için herkesin aynı şeyi düşünmesini istedim . İstediğim olmadı. Tek etkilenen bendim . Etkilenmek istemeyen , bu cümleyi aklımdan silmek isteyen ben.
Aniden söylenen cümlenin farkında olmamın bile beni ne kadar üzdüğünü anladım . Evet öğretmenimin dediği gibi farkındayım ve üzülüyorum aşamasına hemen geçmiş bulundum. Bu kadar hızlı olmak zorunda mıydı?
Bu cümle üzerinde oldukça fazla düşünmeye başladım. Cümlenin söylendiği anda yarattığı hüzün beni içine çekiyordu adeta . Zihnim hiç olmadığı kadar kendimle ve başkalarının sergilediği davranışlarla meşgul olmaya başladı.
Nelerin farkındayım diye düşünürken hem kendi davranışlarımı hem bunu söyleyen öğretmenimi hem de öğrencileri gözlemlemeye başladım. Hangi davranışta nasıl tepkiler veriliyor , hangi davranışımda bunu neden yapıyorum diye gözlem yapmak gittikçe heyecan yaratıyordu. Bu heyecanı bırakmak istemedim ve peşinden gittim . Acı insanı içine çeker durumunun canlı örneği haline geliyordum.Gittikçe kendimi arkadaşlarımdan farklı olarak görmeye başlıyordum. Bir kere bazı durumların farkına vardım mı artık onu göz ardı edemiyordum .
Gözlemlerim devam etti ve bu konuda kendimi artık öncekine göre daha iyi hissetmeye başladım . Artık daha çok şeyin farkına varıyordum. Gözlemlerim devam ettikçe bu durumların daha da artacağının ve üzüleceğimin bilincindeydim ancak bu durumdan kurtulamıyordum. Davranışların nedeni, niçini hakkında düşünmeyi durduramıyordum.

Farkındayım ve bu beni çok üzüyor kısmında debeleniyordum. Yapabileceğim bir şey yoktu. Bir kere farkındalık yaşadım ve bunu artık durduramıyordum. Gözlem yapmaya devam ettikçe farkındalığım arttı , aynı oranda mutluluğum azaldı. İnsanların davranışlarıni neden yaptığını düşünmek beni artık insanlardan soğutmaya başlamıştı. Bu düşünceleri kafamda toparlayabilmek için bir süre yalnız kalmaya ihtiyacım oldu . Ben mutsuz olmak için değil , öğretmenimin söylediği cümledeki hüznün nedenini anlamak için bu gözlemi yapmaya başlamıştım. Oysa şimdi farkında olup üzüntü yaşayan iki kişi vardı tanıdığım: Ben ve öğretmenim .

Davranışlarımı şekillendiren , düşünceme yön veren , beni bugünkü ben yapan da yine bu sözdü. Hayatıma bu denli etki etmesi artık gözle görülür bir hâl almıştı. Farkında olan biri için elbette bu durum aşikârdı.
Farkında olan insan . Öğretmenim..
Hayatımı değiştirecek günlerden birini daha yaşayacaktım aynı dersten çıkacağım günlerin birinde .Sözü duyduğum dersin olduğu başka bir gündü. Derse girdim .Ders süresi doldu, dersten çıkmak üzereyken ‘öğretmenim ‘ konuşmak üzere beni yanına çağırdı. -sende uzun süredir ‘fark ettiğim’ bir değişim var. önceki mutluluğun yok . kötü bir şeyler mi yaşadın? konuşmak ister misin ? . ‘ diye sordu.
Bu sözü söyler söylemez benim de farkında olduğumun farkına vardığını biliyordum . Zihnimde bu derse girişim ayrı bir zaman dilimiydi ancak dersten çıkışım da ayrı zamanda oluyordu. Aradaki fark ise derse giren başka bir bendim dersten çıkan ise bambaşka bir ben . Zihnimde bunlar dolaşırken öğretmenime verebileceğim tek bir cevap vardı:

  • her şeyin farkındayım ve bu beni çok üzüyor.