Dolar 32,5403
Euro 34,9400
Altın 2.421,20
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Van 20°C
Açık
Van
20°C
Açık
Per 21°C
Cum 21°C
Cts 21°C
Paz 22°C

Siyasetçi ve Sosyal hizmet uzmanı Kenan Ateş’in kaleminden

9 Temmuz 2022 01:51

Merhum Uzm. Dr. Ekrem Karakaya Bey ve görevleri başında öldürülen tüm kamu
görevlilerine İthafen…

Son bir kaç yıldır, sağlık çalışanlarına yönelik şiddete dayalı anlaşılması kolay olmayan sözde
“Ciğerim yanıyor.” bahanesiyle sadistçe tavırlar sergilenmek suretiyle, sonu ölümlerle
sonuçlanan kariyer sahibi, yetiştirilmesi pekte kolay olmayan; belki de hayatta kalsalardı
eminim daha nice canları kurtaracak olan beyaz önlüklü melek insanlarımızı, gözyaşları ve
büyük hüzünle toprağa vermenin büyük ve tarifsiz teessürünü toplum olarak yaşıyoruz.
Bu vahim ve elim olaylar zincirine, önceki gün Konya Şehir Hastanesinde görev yapan Uzm.
Dr. Ekrem Karakaya Bey’in, şahsına yönelik yapılan menfur saldırıda, mübarek Kurban
Bayramı arifesinde hayatını yitirmesi bardağı taşıran son damla olmuş; sevenlerini,
meslektaşlarını ve toplumumuzun tamamını büyük bir üzüntüye gark etmiştir.
Ümit ediyoruz ki, bu menfur olay, ülkemizde yaşanan son hadise olur; desekte maalesef ki,
temenniden öte gitmediği kanaatini üzüntü ile belirtmek isterim.
Meselenin kalıcı olarak çözüme bağlanmasında devletimizin illaki alması gereken önemli
tedbirleri vardır.

 

Bunlar: Gerek cezai müeyyidelerin gerektirdiği caydırıcı ve kalıcı yaptırımlar hususunda olsun
gerekse, güvenlik önlemlerinin artırılmasıyla alakalı olsun; ivedilikle çözüme kavuşturulması
gereken öncelikli bir konudur, ötelenemez.
Ancak, meselenin bir başka farklı yüzünde ise, her yönüyle büyük fedakarlıklar göstererek
birlikte omuzladığımız şu hayatta binbir emekler ve özverilerle yetiştirdiğimiz, gecelerini
gündüz, çıralarını yıldız yapan bu müstesna insanlarımız olan evlatlarımız, meslek ve ilim
sahibi olma sıfatını kazanıp, icra ettikleri işi, toplum olarak bizler, mesleklerinin tüm
mahiyetinin önem derinliğini umursamadan sıradan görmekten vazgeçip saygı göstermeyi en
önceliğimize alarak, bu insanlara; sevgimizi ve saygımızı göstermeliyiz.
Bizler, bu duyguyu kendilerine geçirip hissettirmemiz durumunda, ameliyathanelerde saatlerce
insan hayatını binbir zorluk içersinde kazanmaya çalışan doktorlarımızın morallerini yüksek
tutup azimlerinin artmasına vesile olacağınızdan hiç şüpheniz olmasın.
Tüm yaşanan böylesi vahim ve kötü duruma rağmen sağduyusunu yitirmeden meseleye saygı
temelinde hassasiyetle bakan sapla samanı birbirinden ayırt etmeyi başarmış sağduyulu Doktor
ve Sağlık çalışanlarımızın olması halinde, bu işin kazananı vatandaşlarımızın yani, ülkemiz
olduğu inancındayım.

Kıymetli kardeşlerim, fıtratımız gereği içersinde yaşam bulduğumuz herşey bizlere çok olağan
gelebilir. Oysa hiçbir şey olağandışı değil, tam tersi olağanüstüdür. Ancak, bizler ne kadar
farkındayız? Buna bakmak lazım.
Gerek Cenab-ı Allah’ın bizlere bahşettiği nimetler, gereksede devletimizin beşeri hayatımızda
sosyal yaşamın tamamına ait ne varsa kendi Vatandaşının en iyi bir şekilde istifade edebilmesi
için azami gayretiyle hizmetine sunduğu bütün imkan ve olanakları yani, hiçbir şeyi, lütfenlütfen-
lütfen olağan görmeyelim.
Bizlere ve geleceğimize ait olan değerli ve kıymetlilerimizi kırmayalım, dökmeyelim ve yok
etmeyelim. Yok edenlere ise, asla müsade etmeyelim.
Çünkü, bu hayatta sadece bizler yokuz. Bizlerden sonra yaşayan ve yaşayacak olan
çocuklarımız, çocuklarımızın çocukları var. Bu güzel geleceklere, kimsenin engel olmasına
müsade etmemeliyiz. Şimdiden tezi yok; kendi ailemizden başlayarak hayatlarına sebep
olduğumuz çocuklarımıza, insan olmanın gereği olan sahiplenmeyi, kötülüğe karşı göz
yummamayı daha önemlisi sevmeyi, saygı göstermeyi, tahammül etmeyi yüreğimizde yeşertip
çevremizdekilere öğretmeliyiz.

Olabilir! Bazı halleri olağan karşılamak lazım. Kimse Aziz değildir. Aslında hepimiz aynı
kumaştan kesilmişiz de bizler farkında değiliz. Mesela, kim bilebilir ki görevleri başından
binbir dertleriyle cebelleşen belkide psikolojik problemleri yoğunlukta yaşayan sağlık
çalışanları kamu görevlilerimiz olabilir. Bunların olması ihtimal dahilindedir.
Bu çalışanlardan bazıları belki de yetimhanelerde büyük acılar yaşayarak herşeye rağmen aile
olmanın özlemiyle kendi hayatlarını belli noktaya getirmeyi başarandan tutun farklı
meselelerden dolayı büyük hüzünleri olanlarımızda olabilir.
Bu ve benzer durumlar iç alemlerinden içten içe toplumla kendi arasına sessiz büyük bir
çukurda açmış olabilenler de olabilir.
İşte tamda bu noktada yine toplum olarak iş bizlere düşüyor. Erdemimiz , tahammülümüz,
saygımızla onlarında güvenini kazanarak iyi düşünmelerine pencere açıp onlarda can simidi
elini uzatmış oluruz.
Hülasa ez cümle lütfen etrafımıza gözlerimizle bakarken kalp gözüyle bakıp istifade ettiğimiz
nimetlere o gözle sahip çıkalım. Tabiri caiz ise, yemek yediğimiz tabağa tükürmeyelim.
Tükürülmesine müsade etmeyelim. En nihayetinde, işin ucu bizlere dokunuyor.
Vesselam…
Kenan Ateş

ETİKETLER: